Zamanın Dışında

Bilirsiniz; bugün ile ilgili pek çok şey, aslında dün ile ilgilidir. Bu yüzden bugün yaşadıklarınız genelde çocukluğunuza dayanır. Bazı çocuklar oyun parklarında büyür, bazıları da elinde uçurtması kalbinde salıncağı ile değil, sarsıntıları ile büyür. Ruhu yaşlı çocukların, kalbi kırık dökük, gözlerinde ise küskünlük büyüse de kalır. Zamanın dışına düştüğümüz bir anda kendimizi önce kaybeder sonra da buluruz. Karanlıkla dans etmeyi öğrenir, artık hiçbir karanlıktan korkmayız. Dünya, hem içine düştüğümüz koca bir karanlık çukuru gibi, hem de uzaktan göz kırpan ışık dolu bir hare gibi. Hayat da ikisinin arasında sıkışık.

Bazen hangi şehirdeyiz, hangi dündeyiz ya da hangi gündeyiz bilemeyebiliriz… Ne hissettiğimizi sorsalar, cevapsız kalabiliriz. Bir yanımız toprak kadar ağır olsa da bir yanımız hala gökyüzü kadar ulaşılmaz ve mavi. Bazı anlar kalbin, zamanın, hayatın durduğunu hissettirebilir.. Herkes geçip giderken, sen yerinde sayıyormuşsun gibi de hissedebilirsin. Bu yüzden yaş almış değil, eskimişsin gibi de gelebilir.
Çok parçalandın biliyorum ama parçalandıkça çoğaldın değil mi? Her düşüşünde içinde yeni bir sen doğdu.
Her kırıldığında yeniden şekillendin. Çünkü biliyorsun; bu da gelir ve geçer. İçinde patlamaya hazır bir bomba taşıyor hissinin ağırlığını biliyorum. Fakat bildiğim bir şey daha varsa o da o bombanın umutla sarılmış olduğu. Her şey ama her şey insanlar için. Her gün de görmek için, öğrenmek için, değişmek için, umut doğurmak için. Belki de yaşamak bu: Dünyaya karşı savaş verecek kadar güçlü olup, yok olmuş bir dünyayı yeniden kuracak kadar da cesur olmak!

Her parçalanış, aslında bir dönüşüm. Her “bittim” dediğin an, bir başlangıca kapı. Her karanlık, içinde ışığı taşır. Bir gün huzurlu günler gelecek. Belki hemen değil, ama gelecek. Ve işte o zaman, bugün verdiğin bu mücadele daha anlamlı olacak. Umudunuza ve inancınıza tutunmanız dileğimle…

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir